Interior Architect and Designer

19 Nisan 2014 Cumartesi

Gelgit

 Ömrü yapraklar gibiydi
 Oradan oraya savruldu
 Rengarenkti günleri
 Çiçek açmıştı gözleri
 Yanındaydı herkes
 Gülerken güldüler
 Hüzünlüyken yoktular
 Aşkın acısını da
 Kötümserliğin sonunu da çekti
 Astı yüzünü
 Kararttı kendi elleriyle hayatını
 Sarardığında kalmadı kimse

 İyi gün dostuydu herkes
 Dostlukta yanlıştı,
 Onun değil
 Sevincin hayaletleriydi onlar
 Mutluluğun yanındaydı hepsi

 Hayatı, gözleri kapalıyken gördüğü rüyadan
 İyimserlikten ibaret,
 Ta ki düşene dek,
 Attı betti benzi
 Kaldıranı olmadı
 Sırt çevireni oldu
 Sandılar yeniden doğar yine,
 Yanılmıştılar.


 Müge İmga

18 Nisan 2014 Cuma

Sese yürü

Vav gibi eğil bu yoldan çekil git dediler.
Elif olursan alır başını gideriz dediler.
Yek oldum acılar ok gibi yağarken
Bedenimde bir gül doğdu yüreğimde
Ne arkamda bir destek ne bir önümde kılavuz
Mayın tarlalarından geçtim
Şehrin surları üzerime geldi dalgalar peşi sıra kovalar oldu
Geceler haram gözyaşları içtiğim sular oldu.
Bir ses üfledi yüreğime hep
Haydi haydi gel bu yoldan gel bu yandan.


Müge İmga

3.kişi

Ne söyleyebilirim ki
Hak iddia edebilir miyim ki
Sev diyemem
Kal diyemem
Bir başkasını takmışken koluna
Çektirmişken fotoğrafı
Yüzünde kocaman bir tebessümle
Dalga geçer gibi
Benimleymişsin gibi
Aranıza paravan
Yanınıza set
Üçüncü bir kişiyken
Halen benle gibi davranmaktayken
Atabilseydim kahrolası bütün haberleşme cihazlarını
Arabadan, evden çevremden
Taşınsaydım var başka diyarlara.

Müge İmga

 

Ada

Kimsenin uğramadığı gönlünde
Büyüttüğü saf ve temiz sevgisinde
Hep var olan düşünce
Elbet bir gün doğru insan
Bu ıssız adaya uğrayacak

Öyle inandırıcı inceleyecek ki onu
O ipiri gözleriyle
Ada yalnızlığını
Birdenbire unutup
Üzerinde dolaşan bu canlıyı
Tüm sahile vuran dalgalardan
Koruyacağına söz verecekti
Ta ki o adaya yeni bir vapur gelip de
O canlıya yeni bir umut ışığı doğana dek
Yani sonsuzluğa dek.

 
Müge İmga

Ağaç ve kuş

Yüreği kocaman kendi minyon
Hayatı seven çevreye tebessümle bakan
Kendi yolunda prensipleri ışığında ilerleyen
Yolunda uçarken

Büyük bir ağaca kanatlarını çarpar.
Oracıkta yaralanan kuş
Unutulmaz ıstıraplar çekeğini sanar
Bunun bir dönüm noktası olacağını bilmeden.


Müge İmga

Ah bu şehir!

Ah! Bir gidesim var buralardan
Toplasam tası tarağı
Kaçsam bilinmeyenlere
Plansız gözümü yumduğumda
Hayal ettiğim fotoğraflar gibi
Hiç bir tanıdık simanın olmadığı
Yeni insanlarla dolu
Kalabalık içinde mi?
Issız bir ada da mı ?
Nasıl bir çekip gitme duygusudur bu
Hem bağlı hem özgür olmak
Ne onla ne de onsuz olabilmek
Dar gelir o koskoca bulvarlar
Kısalıverir o uzun yollar
Üstüne gelir basar boğar
Tanıdık yüzler sıkıntı
İşler tek düzedir.
Kimse tutamaz dersin ama
Birkaç seven olmasa kim tutar ki zaten
Bu ne onla ne de onsuz şehirden
Kaçmayı düşünme vakti
Hatırlatıverir esirliğini
Çıkıp gitsen bile bir süreliğine
Dönüverirmiş bulursun kendini
Mıknatısla çekilmişçesine ensenden
Esir almıştır her geleni
Belki tarihin gizli sırrıyla
Bir büyüyle bağlanmıştır
Belki de görünmeyen kelepçelerle.

Müge İmga

 

Ah o Ay!

Deniz kenarında oturmaktayım
Derin düşünceler içinde
Kafamı kemiren kararsızlıklarla
Sesler konuşmakta
Sol yanım farklı
Sağ yanım ondan apayrı
Susmak bilmiyor uçuruma sürükleyenler
Rahat bırakmıyorlar kendin karar veresin
Her dalga vuruşu
Sanki bir şeyler söyler gibi
Gerçekleri gösterir gibi
Ama o Ay yok mu?
İnsanı mantığından uzaklaştıran
Doğrudan hayallere sürükleyen ah o Ay
Gündüzün sert gerçeklerini örten
İnsana bir yalnızlık
Evinin bir köşesine sinme duygusu
Ah o Ay!

Müge İmga

Aklımda

Kısacık bir yolda
Güneşin altında
Yolların ebediyete uzanışını isterken
Aniden döndün köşebaşından
Geçen saatlerin durmasını isterken ardından
Arkandan bakakalırken
Işıklı yolda kayboldun adeta
Koşamadım ardından
Çivilendim olduğum yerde

Güneşin beni değil
Kalbimi kavurdu
Giden sen değil
Gölgen oldu
Yüzüne bakamadığımdan
Arkandan doya doya baktım son birdefa

Korktum;
Arkana dönüp bakacağından
Geri gelmeyeceğinden
Hayatın anlamsızlaşacağından
Kimsenin senden güzel olmacağından
Kimsenin senin yerini tutamayacağından
Bir daha o güzel sözlerini işitemeyeceğimden
Kimsenin senin yerini tutamayacağından

Seni eğer unutamazsam
Ne yapabileceğimden
Derdime çare bulamayacağımdan
Dermanım olacak biri daha olmayacağından
Korktum.

Müge İmga


Atık hayatlar

Ota ona buna aşkım derler.
Kelimeler değerlerini yitirirler.
İnsanlara fiyat biçerler
Bayanlar laf,
Baylar söz ederler.
Beğenmediklerine sataşıp
İşlerine gelince ittifak ederler.
Parayla güzellikle işleri olur.
Bayanlar paraya
Baylar Rus güzelliğine
Karşı cinsler düşünürken
Boşanırken akıllara düşer
Ruh güzelliği,
Hayat arkadaşlığı,
İyi günü, kötü günü.
Kimse kimseden memnun olmaz.
Kenarda kal, daha iyisi çıkmazsa sana dönerim derler.
Onun bunun sözüne uyup başkasına giderler.
Zaman doldurmak için takılıp
Evlilik programında ekrandan gördüğüne
Aşığım diye ağlarlar.
Arkasını dönünce başka taliplerimi arıyorum derler.
Madem öyleydi tanımadığın insana “Niye ağlıyorsun?” demezler.
Beğenilmemek acı verince beğenene aynısını tattırmayı denerler.
İkiye üçe bakmadan saman altından su yürütüp,
Tek eşli gibi davranıp kimi canı çekerse sevgilim der.
Aniden öğrenir diğeri olduğunu ötekiler.
Aşkı mahvederler

O da yetmezmiş gibi,
Çocuklarımıza yeşil bir dünya isteriz derler.
Lüzumsuz tüketim ederler.
Dünyayı çöp tenekesi sanıp
Sağa sola çöp atıp
Dünyayı dar ederler.

Betonlar içinde hapsolur giderler.
Bir laf edersin atılmış hayatlarına linç ederler.


Müge İmga

Ayrı Beyazlar

Tarih kokan binada
Avluda bir heyecan
Cennet kadar süslü bir yer
Belirir kapıdan gelin ile damat
Yüzünde koskocaman bir tebessüm
El sallar damat kolunda peri misali misafirlere
Onlar mutluluğa şahit zannederken kendilerini
Merasim biterken belirir ansızın
Çift kollu merdivenden hızla çıkan bir beyaz peri
Her adımında aydınlatır bastığı yerleri
Masumiyetin ışığı kamaştırır gözleri
Bembeyaz olur her yer
Çarmıha gerilmişçesine durur
Sallanır yuvarlak pencereden
Bırakır ardından boşluğa kendini
Uçuverir beyaz güvercin gibi
Kimse fark etmez arkasındaki iki şahit dışında.

Müge İmga

Beklenti

Gezindim sokaklarında
Çektim içine deniz kokusunu
Vapurlarda seni aradım
Ufuklara daldı gözlerim
Dostlar habersiz
Çok efkarlısın neyin var dediler
Ama aslında kimseyi değil
Birinin gelmesini bekledim
Baharları bekledim
Geleceğin son bahar
İlk baharımız olsun istedim
Güneşinde ısındım
Yağmuruyla ıslandım
Şarkılarda aradım seni
Güldüm söyledim dertleştim
Kendimle konuştum
Günleri saydım
Mantığımla kavgalı
Hislerime yenik
Özledim İstanbul’u özlediğin gibi
Özledim İstanbul’un seninle olanını
Ben aslında seni özledim.

Müge İmga

Beni güzel hatırla

Ardımdan gözü yaşlılar baksa da 
Onlardan olma
Sana inkar, vakurca kaçmak yakışsa da
Arada bir uğra son yolculuğumdan sonra
Sebebimi tek başına paylaş
Herkesle aynılaşma.
Başucumda, ne yaptım? Diye sorma
Son görevin sadece bir buket çiçek olsun. 
O da farklı olsun
Kendini böyle hatırlat.


Müge İmga

Bir ölüye mektup

Bu sabah sıcağı tuttum yanmadı elim
Soğuğu hissetmedim kar yağan kış günü
Dün geceki kadar canım acımadı
Tokat gibi indi haberin
Gözyaşlarımı derin kara kuyulara bıraktım
Onlar bile yetmedi
Dalgalar götürdü yüreğimi
Hayal dünyasına açılan penceremi sürgüledim
Taş keserken ruhumu
Temiz ve serin hava da bile nefes alamaz oldum
Damarımdan kan akmaz oldu
Korumaya yaşatmaya çalışsalar da
Sevgi bağlarımı tortular kapladı
Erittin aşındırdın tüm güzelliklerimi hastalıklı sularında
Gölcükler oluştu akan göz pınarlarımdan.

Müge İmga

Bırak

Terk edesim var bu gece bu yurdu
Gecenin hüzün karanlığında
Işıklar akan damlalar gibi
Yıldızlar bırakılan izler gibiyken
Unutulmuşsun zaten çoktan
Aşk bu şehri terk ettiğinden beri
İzin kalmamış
Ona buna rezil olmuşuz artık
Hissiz kalmış taşa dönmüş yürekler
Dertler bir kenara bırakılmış
Günler su misali
Geçip gitsin istenmiş
Sonu gelmiş her şeyin
Ölüm gelse ne yazar ki!

Müge İmga

Birden

İçimde bir boşluk hissiyle 
Aydınlığı karanlık bastı
Güneş yerini aya bıraktı
Yıldızlar aniden sönükleşti
Deniz durgunlaştı
Yakamoz kayboluverdi
Hercailer boyun büktü
Gülen gözler yaşlarla doldu
Ve seni kaybettik.

Müge İmga

Bitmiş

Geçmiş olsa da hepsi
Geç kalınmış olsa da aşka
Boş gelir yokluğunda
Duymak istesem uzakta
Koşmak istesem tutsak
Konuşmak istesem kekeme
Ruhumun derinliklerinde
Yüreğimin bir köşesinde
Aradığımı kimseye itiraf edemediğim.

 Müge İmga

Bu Şehirde

Bu şehirde her şey yalandı 
Bir gerçek vardı
O da var olmandı
Yaşıyorduk bir çakıltaşı misali
İnsanlar yolcu misali
Bir uğrar sonra çeker giderdi.
Kalmazdı kimse ebedi bu şehirde
Dalgaların çakıllara sürtünmesi gibi
Bir uğrar bir çeker giderdi.
Hayatımız geçiciydi.
Hayat, denizinde sürüklerdi bilinmedik yerlere
Akıp geçerdi
Sürtünüp geçerdi
Bazen de deler geçerdi dalgalar
Acıtırdı, çizerdi.
Bazen de yaralardı.
Derinde en diplerde
Her şey bir dönemlikti.
Hiçbir şey ebedi değildi.
Hayatımız da olduğu gibi
Bölük pörçüktü
Faniydi dünya
Her şey gelip geçici,
Bazen delip geçici
Kalmazdı kimse ebedi bu şehirde
Giden, arkasına bakmadan giderdi.
Kalan, düşünmekle yetinirdi.
Herkesin, yolu geçerdi şehirden
Yaşayanları da denizi gibiydi
Dalgalıydı
Havası gibi parçalı bulutlu yüzler
Yolcuları ağlamaklı bazen
Bazen de güneşli olsa da
Günü gününe uymazdı
Bu şehirde her şey farklı olmak suretiyle …

Müge İmga


Bulutlar

Yaralarıyla yaralayan
Göçmen kuşsun
Her gün baksam da gökyüzüne getirmez bu bulutlar
Mevsimler geçse de
gittiğin yerlerden dönsen de
Yanım yanın olmaz
Her gün ağlasam da 
Küllense de yaralar
Çıkar ansızın seni hatırlatan
O esmer bulutlar

Müge İmga

Dedeler

Dedeler geldiler.
Kızım kahve yap dediler.
Kahveyi uzatsana dediler.
Öylece bakan dedeler.
Birkaç gün sonra yine geldiler.
Birkaç eşya getirmişler.
Bir baktım ki yüzümü gözüme bir şeyler sürmüşler.
Bir gecede ruhum kara
Saçlarıma aklar düşmüş.
Yüreğim delik deşik olmuş.
Sonrasında o dedelerden birine
Yar olmuşum.

Müge İmga

Değil

Gözyaşlarım sana değil 
Ayrılığın manasından
Ağlamam ayrılığımıza değil
Senin sözlerinden
İçimdeki hüzün
Geri dönmeyeceğini bilmemden değil
Birden duygusuzlaşmandan
Seni yeniden görünce konuşmam sevdiğimden değil
İnsanlığımdan
Kırgınlığım senden değil,
Aşktan
Yüzümün sertliği kalbimden değil
Gururumdan
Seni anmak seni halen sevdiğimden değil
Bir şey ifade etmemenden
Yoldan geçen bir insansın
Yolumdan geçen değil

Müge İmga

Dış güçler

Tatil dönüşü ölüm haberin ilan edildi
İnanamadım; gözlerimle görmek istedim.
Halen şokundayım.
Aramızı bozan dış güçler
İnsanoğlunun da psikolojisini bozmuş
İçinde bulunduğu duruma dayanamayan insanoğlu
Onun hayatına son vermişti.
Cansız bedeni kan revan içinde yatıyordu.
Son çarpışmada yanında olamadığımdan
Kendimi hiç affedemedim.
Dış güçlere yenik düştük.
Ayırdılar bizi
Suçlama da; dış güçler serbest bırakılıp
Mantık, müebbetle
İnsanoğlu, nevsi müdafa ile cezalandırılırken
Dış güçlerse tutuksuz yargıyla serbest
Kalpse bir kutuda külleri saklanmıştı.

Müge İmga

Döngü

Bütün mevsimler baharı hazırlar insanlara
Yaz, son baharlar için kavurur toprağı
Sonbahar, savurur yaprakları.
Kış, yeni baharlar için örter üstümüzü
Bütün yolların bahara gittiğini bilmeden
Geçici kışlara üzülecek.
Geçici yazlara sevinecek.
Oysa hep sana doğru dönerek yaşar gideriz.

 Müge İmga

Ele inat

Yakınları uzak kalanları
Güzel haberlerimize
Hasetlikten çıldıranları
Mutsuzluğumuzu paylaşıp iyi gününde
Başkalarıyla eğleneni
İyi günümüzde olup derdimizi paylaşınca
Uzaklaşanları
Hatalarımızı kınayanları
Mutsuzluğumuzdan gülen gözlerle
Kocaman kahkahalarla bahsedenleri
Fesatları, kulp bulanları
Fitne ficürluk edenleri
Gönül tahtımıza
Paspas edelim
Kem gözlerle duvara bardak dayayanlara
Ellerimizi kulaklarımızı kapatıp
Üç maymunu oynayalım
Dimdik duralım
Ne parada ne pulda
Birbirimizde gözümüz olsun
Hayat şartlarına değil
Engel çıkaranlara
Soğuk savaş açalım
Ruhları duymadan
Kaçıp gidelim kendi diyarımıza.

Müge İmga

 

Festival

Oturmuşsun şu sahil kasabasında
Usulca çalar Tanju Okan
“Öyle sarhoş olsam ki” diye eşlik eder.
Bir ayağı kısa ahşap masayla sallanır durursunuz iki yana
Bırak şu denize bakmayı.
Sil o yaşları yanaklarından.
Darmadağın üstü başın düzelt.
Festivaldeki neşeli çocuklar gibi ol yeniden.
Dertler sıkmasın o tatlı canını,
Gel birlikte güzel günlere yelken açalım yeniden.
Şen kahkahalarla düşman çatlatalım.
Böyle mi tanıştık seninle
Sen keman o davuldu zaten
Küsme hayata önümüz uzun
Boş ver gel benle festivale desem
Çoktan alev almamış olsan
İçin için yanmasan.

Müge İmga

Geçmiş

Yeni güne tebessümle uyandım
Havayı içime doldurdum
Güneş içimi ısıttı.

Kurtulmanın dayanılmaz hazzıyla
Attım çöplüğe olanları
Bembeyaz sayfalarım olsun
Gri damlalar kirletmesin istedim
Günler aylar geçti.
Hüzün uğramadı.
Her şey yolunda gitti derken
Çöpçüler bu sizinmiş dediler
Geçmişimi geri verdiler.


Müge İmga

Gidişin

Sen gittiğinden beri
Bakamadım saatlere
Sayamadım günleri
Unuttum zamanları
Seni unutana dek

Gidişinle içimda koptu bir şeyler
Diyemedim hiçbir şey
Arkandan bakamadım
Ağlayacak gibi olduğumda
Arkana dönüp baktığında
Göz göze geleceğimden
Bakamadım son bir defa

Müge İmga

Gizli el

Yemyeşil bir orman içinde suları denize ulaşmayan bir nehir vardı.
Suları durağan amaçsız akıp giderdi.isterdi ki çağıldasın aksın suları gürül gürül varsın bir yabancı ülkede başka bir nehirle kolları birleşsin, aksın bütün bölgeyi sulasın. Bir gün ansızın gizli bir el çıka geldi.
Nehrin yatağını değiştirdi.
Nehir, o gün her zaman aktığı yatağından yer değiştirdi.
Her gün gördüğü güneşi o gün daha parlak gördü.
Her zaman işittiği kuşların sesi daha anlamlı geldi.
Ruhuna renk verdi. Sularının sesini şelaleler kıskanır oldu. Vardığı ovalar suya doğdu. Yeniden can bulmuş oldu.

Müge İmga

 



Görünmez

Resmedemem seni
Elim tutulur gözlerim görmez olur
Varlığını kağıt üzerine dökemem
Sesin fısıldanır usulca
Gecenin bir gözü kör olan
Sessizliğinde
sıçrarım ansızın uykumdan
Bakarım pencereden
El sallarsın karşımda heybetli büyük adadan
Bir ben bilirim oradan göz kırptığını
Bugün canım sıkkın gelemeyebilirim dersin
Toplarım arkadaşlarımı
Alıp başımızı gideriz içmeye
Kapıda dikilirsin
Kimse görmez bir ben hariç
Gelim mi dediğinde kabullensem bile
Değişen bir şey olmaz ki
Kılık değiştirip gelemesen de
Öyle yanımda değil ta içimdesin
Bundandır ki görünmezsin.


Müge İmga
 
 

Hayal Ya Da Gerçek

Sonunu bilmediğim bir yolda
Sen çıktın ansızın karşıma
Bir vardın bir yoktun karşımda
Hiç olmadın yanımda
Senle ya da sensiz de olsam da
Seni düşünmek bile tebessüm getirirdi bana

Meleklerin dokunuşu gibiydi
Yüzüne bakmak
Gözlerinin en dibinde kaybolmak
O an ne yaptığının farkındalığını kaybetmek
O saniyelerin nasıl geçtiğini bilmemek

Seni göremesem de
Hayalin daha güzel
Gerçekler acıdır derler
İmge olarak kal düşümün bir köşesinde

Senle kursam da hayal ya da gerçek
Yüzün beni darmaduman etse de
Sonunun nasıl biteceğini bilsemde
Karamsarlığa boğsa da beni bu fikir
Hayalin dahi kalbime çarpıntı
İçime neşeye sebep olsa da
Başka birşeydi bu
Herşeyden farklıydı
Adını koymak istemediğim

Müge İmga


Hayalet Sevgili

Karşıdan gelişin vardı
Bir güneş kadar uzak
Yakından geçince yakacak kadar
İçimi ısıtan bir gülüşün vardı
Hayata bağlayan
Bir lafın vardı
Kalbimi kıracak kadar
Gözlerin vardı bakınca gözleri kamaştıracak kadar
Bakınca içinde kaybolacak kadar
İçine kazınıp bir daha bakamayacak kadar

Müge İmga

Hayat ve insan

İnsan, el bombası gibi
Zamanı geldiğinde pimi çekilendir.
Patlama,yok olduğu andır.
Pimi,yakınlarının elinde kalan bedenidir.
Düştüğü yerde yarattığı hasar
Yakınlarının yüreği
Bombanın gövdesi
Hakkında konuşulacak ruhudur.

Müge İmga


Hayat

Hayat;
Her gün bir gerçeğe uyanmak
Yaşamla ölüm arası
Gerçekle rüya arası
Ömür uzantısı
Geçmiş sanki uykumuzda
Yaşanmış bir rüya
Gelecek hayal ettiklerimiz
Hayallerimiz ötesinde
Acı tatlı süprizleri

Hayat mı dedin
Oynadığımız oyun
Yönlendirilen yönledirdiğimiz
İçinde milyonlar hatta milyarlarca
Tanıdık tanımadık oyuncu
Farklı sahnelerde başrollerde
Herkesin kendini başrol hissetttiği
Tiyatro.

Müge İmga

Herkesce farklı

Renkli hayatlar gösterdiler.
Adına sanat dediler
İnsanları maymun ettiler
Adına sanat için soyundu dediler.
Sade sesle olmaz, görüntü lazım dediler.
Herkes sahneye çıktı.
Sanat için herşey yapılır dediler.
Maskara olun demediler.
Sanatta medya önemli dediler.
Televizyonlar doldu taştı.
Apayrı bir dünya vardı
Herkesin farkedemediği
Asıl sanat denilen.
Elinde kalemiyle doğruyu gösteren
Elinde fırçası yanlışı boyayıp
Dünyayı renklendiren
Fikirlerini savunan
Olaylara tepkilerini gösteren,
Halkı derin uykusundan uyandırmaya çalışan.


Müge İmga

Heyecan

Dilim dolaşıyor
Seninle karşılaşınca
Müptelası olsam da gözlerinin
Donup kalacağımdan bakamıyorum gözlerine
Avunuyorum her yerdeki resminle
Sanki seni yaşarcasına
Doya doya baktığım
Canlanıp konuşurcasına

Müge İmga

Hiçlik

Ruhumu hiçlik sarmış
Kar taneleri altında çırpınmış yürek
Son nefesini vermiş çığın altında
Yokluğu acı vermiyormuş
Sarıp sarmalanmış
Topraklar altına konulmuş bu kalp
Bilinmeyen yerlerde
Geçmişten kalmamış anı
Ne hüzün ne de keder
Duygular terk etmiş bedeni
Gezer durur ruhum olmuş oradan oraya
Sallanır bir sağa sola
Elinde şişe gecenin karalığında
Sokak lambasının altında
Sızmış kimsesiz bir sarhoş gibi.

Müge İmga

İç Ses

Gecenin karanlığı çökmüş
Yıldızlar anıların
Ay soğukluğun
Gece yalnızlığım
Vakit çok geç olmuş
Anılar flulaşmış
Her telefonun çalması
Yeniden alevlenen bir şöminedir yüreğimde
Geçmiş kovalar ardımdan
Hayalin kaldı gözlerimde
Her fotoğrafında sözlerin gelir aklıma
Bazen kavurucu bazen baldan tatlı
İçim acır anlatamam
Gitme desem değişmeyeceğinden
Kalırım ağır bir yükün altında
Cesaretim kuşun kanadı misali kırık ve incinmiş
Dilimden dökülemez kal demek
Kararını verene
Zaman geçer mi bilmem
Gelir mi dönüş günün
Koşar mı ruhun bana
Saadete boğar mısın beni
Dilin söyler mi o iki kelimeyi
O kadar uzaksın ki
Gitmemiş olsan bile
Karşımda otursan bile
Anahtarı kayıp bir kilitli kapı
Her hamlede sersemleten
Git desem iz bırakma arkanda
Dönme gözüme gözükme diyemem ki
Küller içindeyim
Su bekleyen çiçekler
Yüzünü güneşe dönen ayçiçekleri
Sana dönmüş yüreğim
Yağmur hızlanıyor senin ardından
Arkandan karlar kaplayacak senden kalanları
Yorgun artık bu beden
Çaresiz kalmış yapacak bir şey yok
Sağır haykırışlarla acı bir son
Baş başa kaldım İstanbul ile
Gözyaşlarımı sildim
Tebessümüm kaldı ardımdan
İsmini yasakladım seni tanıyanlara
Adını anmıyor artık hiç kimse
Şimdi sen yakın zamanda kalbi durmuş biri
Belki de acısı taze olsa da dik duran mağrur birisiyim
Belki de her şeyi unutmayı göze almış birisi
Senden bir haber
Umutsuz bekleyişleri son bulmuş birisiyim.
Gururum tutsak etse de bu susmalara
Unutulmaya mahkumsun; suskunsun
Belki bir arkadaşsın artık
Ama yepyeni olabilirdi.
Her şey senin elindeydi.

Müge İmga

 

İddia Edemezsin

Mektupları yakar giderim.
Fotoğrafları yırtar giderim.
Seni hiçe sayar basar giderim.
Yüzüne bile bakmadan çekip giderim.
Şarkılarda ağlarsın böbürlenemezsin.
Her gördüğünde yaraların kanar,
Kapanamaz onlar diyemezsin.
Unutamazsın diye iddia edemezsin.
Unutulur gider hiçbir şey ifade etmezsin.
Karşılaşırsak da selam verirsen,
Bir yerde tanışmıştık der,
Yoluma devam ederim.

Müge İmga

İhtiyaç

Yalnızlık güzeldir
Ayrılığı yaşamaktansa
Dayanma gücünü sınamaktansa
Sabrını zorlamaktansa
Anıları hatırlayıp bırakın yakamı demektense
Elde kalan hüzünle yetinmektense
Yeni birini bulup ondan intikamınızı almaktansa
Ah alıp onu çekmektense
O yola hiç girmemek
O tehlikeli kapıyı hiç aralamamak lazım
Aşka ihtiyacınız yoksa

Anlatacak bir hikayeye ihtiyacın varsa
Geceleri uykundan sıçramaya
Şüphelerle yaşamaya
Birine bağlanmaya
Onu merak etmeye
Daha sonra da
Çekin gidin hayatımdan hatıralar diye bağırmaya
Eski yerlerden uzak durmaya
Kendine yasaklar koymaya
Herşeyi göze almaya
Ne dese inanmaya
İhtiyacınız varsa
Meydan sizin
Kalp sizin
Aşka ihtiyacınız varsa

Müge İmga




İstanbul Sokakları

Ruhum bir serseri İstanbul’da
Gezinir durur sokaklarında
Kaybolur o mağrur bakışlarında
Anılarım darmadağın semtlerinde
Burnunda tüter evinin kokusu
Uzaktır gurbette
Özlemdir İstanbul
Adı konulmayan tarifsiz duygulardır İstanbul
Burnumda tüter evin kokusu

İç çekilen yollarında bedevi gibi
Yolunu bulmaya çalışır
Gezinir durur
İçinde yok olur derin ıssızlığında
Bulutları hüzün
Güneşi sımsıcak hayatlardır
O derin kör kuyular misali çıkmazlar
Tıkanır boğazımda bir düğüm nedeni bilinmez
Ansızın çeker gidesi gelir insanın
Ama olmaz
Yapamaz prangalanmıştır
Parçan olmuştur İstanbul
Bırakmaz yakanı
İstanbul bağımlılıktır
Tutkulu aşktır her anı başka her mevsimi güzel
İstanbul’da hayat bambaşkadır.

Müge İmga


Işığım

Karanlık gecenin aydınlığı
Ayın mehtabı
Denizin yakamozu ol gel
Hareli düşüncelerim,
Karmaşanın içindeyim
Bir sen anlamlısın
Bir sen yüreğimi dağlayansın
Bir sen beni arayışa sürükleyensin

Ay kadar uzaksın
Deniz kadar yakınsın
Dönme sırtını bana
Karartma gündüzlerimi
Canımı yakma.

Müge İmga

Kalsın

Söyleyeceklerim bende kalsın
Sessizlik aramızdaki düşman olsun
Son defa anlamsız gelişin
Arkana bakmadan gidişin
Ruhumun bir köşesinde gömülü kalsın
Beni unutama gittiğin yerde
Hayalim peşinde olsun
Şarkılar beni hatırlatsınAklın bende kalsın
Her baktığın yüzde
Hayat beni hatırlatsın.


Müge İmga

Karanlık

Karanlığın melankolikliği vardır
En bahtiyar insanı hüzün boğar
Güneşin o parlaklığı o mutlu ışıklarını üzerimize salmaz
Yerinde soğuk bir artık ay vardır gökyüzünde
Gökyüzü bile karamsarlaşmış
Canım mavi olmuş kopkoyu bir lacivert
İç ürpertici.

Günün o tatlı koşuşturması yok artık
Yerinde yorgun, ıssız ev
Herkes köşesinde
Dostlar çekilmiş her biri kendi evine
Kalmışız yine Danté gibi yolun ortasında
Anılar göz kırpıyor
Gecenin karanlığında camdan
Hafif müzik eşliğinde
Hayat geçiyor film şeridi gibi gözlerimizden
Hafızanda sonsuzluğa gitme düşüncesi
Hey gidi güzel günler
O hiç bir şeyden habersiz rahat günler
Hey o tatlı çocukluğumuz.

Müge İmga


Kedi yavrusu

Kapkaranlıktı koca sokakta her yer
Yapayalnızdı
İnsanlar geçse de
Yardım etse de
Elini uzatsa da
Acımayı değil sevmeyi istiyordu
İçten değildi kimse
Sıcak bir evde yapayalnız
Dostsuz
Sessiz sedasız
Sesini işiten gezinen olsa da etrafında
Bir ışık,
Bir umuttu her gülen yüz
Bulsa da bir zaman tam yaklaşmışken
Dokunduğunda kaybolan
Yürek soğuk
Bakışlar bitkin
Kalp son çırpınışlarında
Hayata gözlerini yummadan önce
Yaş akmasa da gözlerden
Yürekten kan damlardı
Dokunsalar ağlardı
Yüzü gülse de bir yeri yaralı
Bir yanı güvensiz
Hayata dair.
Okşasalar başını, çekecek tırnaklarını
Ne kadar haşin ne kadar dimdik olsa da
Yapayalnız kedi yavrusu.

Müge İmga

Kedi

İstemesem de kedi tırmalar seni
Temizlerken kendini
Canını yakar kedi
Tırnakları indikçe kan damlar
İçi kan ağlasa da gururundan güler.
Rüzgar vurur hissetmez.
Tutmasaydı minicik patilerinden
Acı acı gözlerini dikemeyecekti yollarına
Eve dönme zamanı
Mırıldar ince bir sızı
Derinleşir düğümlenir
Sesi kesilir.
Dostunu kaybedenin yüreğidir; bu kedi.

Müge İmga

Kimse

Sevmeye takatim yok
Yanımda kalacak
Terk etmeyeceğini bileceğim biri yok
İltifat edipte yarı yolda bırakan çok
Sevdalar tuzak gibi sevgiyi hak eden yok
Yalnızlık boylu boyunca uzanmış zaten
Daha çekici ve kolay
Her şeye gözyaşı akıtıp durur
Mektup gibi buruşturulmuş
Fırlatılmış, erken unutulmuş hissediyorsan
Yalnız değilsin.


Müge İmga

15 Nisan 2014 Salı

Kimsin

Yabancı bir şarkının
Dilimde adı kalmış
Yarım sözleri
Resmi yok olmuş
Siluetten öteye geçmemiş
Geçmişten bir şahıs
Gecenin bir vakti
Rüyama gelip konuştuğum
Odamda gördüğüm karaltı
Sıçrayarak uyandığımda
Bir gece önceki düşümde kalmış
Hatırlanmak istense bile anımsanamayan.

 Müge İmga

Mantığın kalbe notu

Birlikte büyüdük.
Acı da sevinç de hep beraber
Güldük ağladık.
Yabancılara savunur birbirimizi.
Karışınca işlerime
Mücadele eder
Söylenmeden duramazdı.
O kadar zıt ikiliydik ki
Ters düşer kavga ederdik.
Sonunda haklı ben çıkardım.
Bazen de o
Çırpınırdı devamlı
İçi içine sığmayan
Deli dolu tatlı serseriydi o.
Dinlemediği bir gün yine beni
Gitti birine kafayı taktı.
Elimi uzattım tutmadı.
Taktı da ne yaptı
Kendini kör kuyulara attı.

Müge İmga

 

Mutlu ölüm

İçim kıpır kıpır paylaşırsam bu mutluluğu
Birisinin elinden alıp çamura bulayacağı
Sözleriyle seni kirleteceği
Beni girdaplarda boğacağı
Hayattan dahası kendimden soğutacağı
Suçlamalarla kendime müebbet sana idam biçtikleri
Bir çocuğun saf pembe hayallerinde
Her şeyle savaştığı çizgi filmler
Her şeyi göze alıp bu sevinçle seni düşünerek gözlerini mutlu yummaktır.
Seni düşünmek sırtını asırlık bir ağaca yaslamak kadar güvenli
Yüksek bir tepeden güneşin doğuşunu izlemek kadar umut verici
Her telefon çaldığında sensin diye açmak
Şarkıları sana ithaf etmek
Baslarının ağzından değil kendi yüreğinden
Özgün dizeler dile getirmek.


Müge İmga

Nasılım

Hiç iyi değilim bu aralar
Attın üzerime bir sürü toprak
Nefessiz nedensiz bu bağımlılık
Karşılıksız derbeder
Sebepsiz yaşlar buhranlar
Bıraktığın miraslarla
Çehrede derin çizgilerle

Beden buz
Yürek taş
Kalp gözü görmeden

Başka simalarda arayışlar.

Müge İmga

Nerede?

Camlarda yüzler belirir hayal meyal.
Düşümüzdeki hayaller, daha gözler kapanmadan
Mehtabın vurduğu denizde belirir.
Yağmur, ayrılığı sularıyla götürürken
Rüzgar, önüne katıp giderken anıları
Sen hala orda mısın?

Müge İmga

Neredesin?

Hayat, insanı layık olduğu yere koyarmış
Memnun olamazsın durumundan
O sana sunar mı güzel vaatler
Oturur kalırsın dikenli yol kenarlarında
Ah çeker misin bilmem ama
Allah layık görmemiş
Benimle gelmeyi sana
İhtişam gözünü kör eder
Şempanzeye dönerdin
Alışmadığın bir hayatta barınmaya
Tahtın için bahtına sahip çıkmazdın
Kefelerden biri ağır basar
Başlardı sancılı günler sana
Düşüncelerde boğulacak

Nerede olduğunu bilemeyecektin
Ezecektin ezilmeyesin diye
Kibir, şan, şöhret, para ağır gelecekti
Ayrı dünyadan olan sana.

Müge İmga

Nokta

İnsan dedikleri doğan nokta
Zaman dedikleri
Her an nokta boyu uzayan
Hayat dedikleri
Noktanın geçirdiği evrim
Ölüm dedikleri
Çizginin başladığı noktaya geri dönmesi

Niye uğraşıyoruz o zaman
Bir noktalık canımız varken
Bu kavgalar niye
Bu şiddet
Bu anlaşmazlık
Bu rekabet
Nerde kalmış
Noktalardan kardeşçe oluşacak düzgün çizgi upuzun
Hergün bir nokta daha eklenen

Neye çapalıyoruz
Nokta diğer noktalar olmadan
Çizgi olmaz
Bir hayat kuramaz
Nerede kalmış ki ozaman
Sevgi yerine ihanet,nefret
Barış yerine küskünlük
Nerde kalmış
Birliktelik yerine ayrılık
Paylaşım yerine bencillik
Ve nerde kalmış
Kendi elimizle kuyumuzu kazmak yerine
Çizgiyi uzatmak

Müge İmga

O an

Dokunsan toz olur.
İşitsem sağır
Görsem bakamaz.
Gelmesen de unutamaz olur.
Aciz kalır yanında
Dili tutulur karşında
Küçücük çocuk olur.
Arınır pürupak olur düşünceler.
O an eli kolu bağlı
Bir mahkum olur.
Kalabalık içinde bile tek onu arar.

Müge İmga

O Bana Yeter

Bak! kimse göremese de seni
Sen benim yanımdasın
Gece gözlerimi kapatırım
Başucumda ol diye

Yanıbaşımdasın
Saçlarımı okşamaktasın
Yüzünü seçemesem de
Kim olduğunu bilmesem de
Gözlerin gözlerime bakarken
Her gece yanımda olmanı isterim
Yanımda olmasanda
Odamda ol yeter

Kimseler görmese de seni
Şüpheyle de baksalar yüzüme
Mutluyum seninle o bana yeter

Biliyorum arkamdasın
Bakışların üstümde
Arkamı döndüğümde seni göremesemde varlığın yeter
Bir karalti da olsan
Yanımdasın
En yakınımdasın
Dostumsun kimseye anlamatadığımsın

Konuşmasan da
Sesini duyurmasan da
Yetersin bana sen
Anlatırım sana derdimi,
Paylaşırım sevincimi
Hissederim anladığını
Bu bana yeter
Sabırsızlıkla kapatırım gözlerimi
Başucumda ol diye...

Müge İmga

Okunuyor senden

Donuk bitkin
Hayattan bezmiş
Aşk benden   
Yaş benden geçmiş
Hayattan bir beklentin son bulmuşken
Oluruna bırakmış yaşayıp giderken
Her gün işe gidip gelirken
Monoton yaşam biçiminde
Bir seyahatin hayatını değiştireceğini bilmeden
Hazır değilim fikri
Yaşanmışlıkların tedirginliği
Düşünülen eş profilleri dışında
Mantığının tam dışında
Önyargıların bir çırpı da
Kanatlanıp uçması
Gözlerin pırıltılı
Aklın başını terk etmiş çoktan
Elinde olmadan kalbin küt küt çarpar
Yüzünde muzip, çocukça bir tebessüm
Ağzın kulaklarında
Yanına uçarak giderken birkaç gün
Önceden kurulmaya başlanmış hayaller
Ayakların yere basmazken
Sesini duyduğunda bir hoş olurken
Moralin bozuksa düzeliyor
İşlerin bozuksa unutuluyor
Acılar sancılar içindeysen hafifliyor
İçin içine sığmıyor
Ve çevren ne oluyor aşık mı oldun
Hayrola kim bu şanslı diye
Yok bir şey desen de
Aşkı okuyoruz senden.

Müge İmga