Interior Architect and Designer

16 Aralık 2014 Salı

Ve

Öyle büyük ön yargılar vardır ki
En büyük karlı dağların zirvesinden
Yuvarlanarak dev bir çığ haline dönüşmüştür.
Ve öyle büyük günahlar vardır ki yargılanır yargılanır sonu gelmez mahkemeler de


Ve
Vicdanın, en huysuz avukatındır.
Ben haklıyım dedirten
Canını suçsuz yere yaktıkların senden bir haberdir.
Sadece sesini Allah işitir.


Ve
Bir sabah uyanırsın
Bir avuç dolusu kum gibi savurduğun kara dualar yağar başından aşağı
Hiç beklenmedik hiç olmamış rahatsızlıklar seni bulur fark etmez.
İsyan edersin.
Fark edemediğinden yine aynı varlıkların yüreğini burkar yaralar.
Yüreği bembeyaz güvercinlerin umut kanatlarını kırarsın.

Kara kaya üstünden

Yaşlar dökülür durmadan
Omzuna gerek kalmadan
İçine dokunmuş yaralar açmışlardır.
Gideceğin tek yer bir kayanın üstüdür.
Her öğün ağlamak istersin üzerinde
Mavi deniz alıp saklarken sesini
Bakmışsın gıpgri olmuştur.

Ne biri ölmüştür.
Ne biri uzaktadır.
Ne bir hasretlik ne de bir hiddet
Sadece koskocaman bir yalnızlık
O kadar büyüktür ki;
Çocukken içini pamuktan sandığın göklerdeki bulutlar kadar
Seni öyle bir sarıp sarmalamıştır ki;
Kimse senin aslında kimsesiz olduğunu hissetmez.
Üzgün olduğunda her açtığın telefonun ucundaki sesin ya işi vardır.
Ya o telefon hiç duyulmaz cevaplanmaz.
Beni aramıyorsun diyenler
Bir kimsesi yok iken boş oturur iken seni hatırlayanlardır aslında.
Müge İMGA